Gabriela Hearst: sürdürülebilir lüksün yeni yüzü mü?
Moda dünyasında sürdürülebilirliği yalnızca bir kavram olarak benimsemekle kalmayıp, onu markasının temel değerlerinden biri haline getiren Gabriela Hearst, yıllardır etik üretim anlayışıyla tanınıyor. Lüks modada çevre dostu bir yaklaşımın mümkün olduğunu kanıtlamaya çalışan tasarımcı, bu sezon Paris Moda Haftası’nda sunduğu koleksiyonla yalnızca sürdürülebilirliği değil, aynı zamanda etik moda anlayışını da yeniden tanımlamaya yönelik bir adım attı. Ancak bu koleksiyon, beraberinde cesur bir tartışmayı da getirdi.

Defilede yer alan kürk mantolar, ceketler ve şallar, İtalya’dan toplanan vintage gerçek kürklerden yeniden işlenerek tasarlanmıştı. “Kullanılmış eski vizon kürkleri satın alıp bir araya getirdik,” diye açıkladı Hearst defile sonrası. Ona göre, mevcut kaynakları değerlendirerek üretilen kürkler, yeni kürk üretimine kıyasla çok daha sürdürülebilir bir seçenek sunuyordu. Ancak, gerçek kürk kullanımını devam ettirmesi hayvan hakları savunucularının tepkisini çekti.

Koleksiyonun bir diğer dikkat çeken unsuru ise ipek kozası işleme sürecinden arta kalan liflerden üretilen sahte kürk parçalarıydı. Doğal liflerden üretilen bu alternatif, plastik bazlı sahte kürklere karşı çevre dostu bir çözüm olarak sunuldu. Bununla birlikte, gerçek piton derisinden tasarlanmış giysi ve aksesuarlar da koleksiyonda yer aldı. Hearst, bu malzemeyi “etik egzotikler” anlayışıyla sundu ve pitonların Florida’daki ekosistem üzerindeki yıkıcı etkilerini azaltmaya katkı sağladığını belirtti. Son yıllarda bilim insanları, Florida’nın istilacı piton popülasyonunun yerel vahşi yaşamı tehdit ettiğini ve kontrol altına alınması gerektiğini vurguluyor. Hearst’ün yaklaşımı, bu ekolojik soruna moda dünyası üzerinden bir çözüm önerisi sunmayı amaçlıyor.

Tüm bunlar, modada kürk kullanımına dair hararetli bir tartışmayı yeniden alevlendirdi. Gerçek kürkün etik olup olmadığı konusundaki geleneksel görüş değişmese de, çevre aktivistleri de plastik bazlı sahte kürklerin sürdürülebilirlik açısından sorun teşkil ettiğine dikkat çekiyor. Geri dönüştürülmüş plastikten üretilmiş olsa bile, sahte kürklerin kullanım ömrü sonunda doğaya karışması ve mikroplastik kirliliğine yol açması kaçınılmaz görünüyor.

Lüks moda dünyası, son yıllarda sürdürülebilirlik konusunda giderek daha fazla sorumluluk almaya başlasa da, bu kavramın nasıl tanımlanacağı hâlâ büyük bir soru işareti. Gabriela Hearst’ün koleksiyonu, moda dünyasında yeni bir denge arayışını gözler önüne seriyor: Gerçek kürkün geri dönüştürülmesi mi daha etik, yoksa sürdürülebilirlik adına tamamen yeni alternatifler mi yaratılmalı? Hearst, bu soruya cesur bir yanıt vererek geçmişle gelecek arasında bir köprü kuruyor ve lüks modanın sürdürülebilirliğe doğru evriminin kaçınılmaz olduğunu kanıtlıyor.

Melis Bayraktar / Life
Lİfe Style


