Yürekleri yakan yangının ardından…
78 kişinin hayatını kaybettiği, Grand Kartal Otel’inde çıkan yangının ardından yaşanan trajedi aynı zamanda pek çok tartışmayı da gündeme getirdi. Olayın olduğu günden bu yana kendimi orada yaşanan olayın içinde düşünüp, nefes alamaz halde buluyorum. Sömestr tatilinde çocukların hatta bebeklerin de olması olayın acısını katlıyor. Onlarca aile tamamen yok oldu. Eminim pek çok anne pek çok kişi de benim gibi düşünüyor ve çıkan haberleri takip ettikçe öfkesi ve acısı artıyor.
Bir değil birçok ihmaller zincirinin yaşandığı artık çıkan raporlar ve araştırmalar sonucunda sabit. Kimin ne kadar sorumlu olduğu ise hala tartışmalı. Sürecin ne kadar süreceği ise belirsiz.
İletişimci olmama rağmen uzun yıllardır turizm alanında çok yoğun çalıştığımız için, sektördeki pek çok sürece hakimim. Bir turizm işletmesi açılırken, ruhsat almak için mutlaka yangın önlem raporu alınması gerekir. Buradaki şartları yerine getirmeyen tesise de ruhsat verilmez. Bir otelin açılışında oda kapılarının yangına dayanaklı olmadığı için uygunsuzluk verildiğini ve yönetimin tüm oda kapılarını değiştirerek o raporu aldığını bizzat deneyimledim. Tabii ki her yönetici bu uygunsuz durumları ortadan kaldırmak için olması gerekeni yapmıyor. Bazıları da arkadan dolaşmayı tercih ediyor. O zaman da aynı bu olaydaki gibi ihmaller zinciri başlamış oluyor.
Ruhsat için bu raporu almanız, olabilecek kazaları ve afetleri engellemeye yeterli değil. Ondan sonra gerekli olan zamanlarda gerekli bakımları yapmanız, ekibinizi sürekli sadece yangın değil her türlü afet durumu için eğitiyor olmanız gerekli. Aslında sadece ekibinizi değil misafirlerinizi de eğitmeniz gerekiyor. Gereklilikleri yerine getiren pek çok otelin odalarında mutlaka acil eylem durum ve kaçış planı bulunur. Acaba kaçımız bir otele ya da tatile gittiğimizde bunu inceledik ya da yoksa “neden yok” diye sorduk? Kaçımız bu olay öncesinde rezervasyon yaparken “yangın merdiveni var mı” diye sorduk? Bir oteli ayakta tutan misafirleridir. Evet yasal olarak yapılması gerekenler, denetlemeler vs bunların hepsi önemli. Ama otele gelen 100 talepten 90’ı yangın merdiveninden dolayı satışa dönmezse, o zaman o otele bu yatırımın yapılması da zorunlu hale gelir. Bu nedenle bizim de kendimizi çocuklarımızı bu konu hakkında eğitiyor olmamız o kadar önemli ki…
Pek çok televizyon programında “peki ya Bodrum otelleri ya da Antalya otelleri ne durumda” diye konuşuluyor. Özellikle yazlık bölgelerde ya da yoğun şekilde yabancı misafir ağırlayan tesislerde başka bir durum söz konusu. Bizim kendi yasal zorunluluklarımız dışında, bir otel yabancı bir tur operatörü ya da acente ile anlaşma yapmak isterse, mutlaka bu kuruluşlar tarafından çok ciddi bir denetimden geçiyor. Güvenlik önlemleri tam olarak alınmamış hiçbir tesisle çalışmıyorlar. Yangın, deprem gibi önemli afetler için alınmış önlemlerin yanında balkondaki korkuluğun yüksekliğine, asansörler içindeki uyarı yazılarından temizliğe kadar her konu didik didik denetliyor. Ve bu konularda uygunsuzluk olması durumunda bu kurumlar sizin tesisiniz ile çalışmıyor. Dolayısı ile yoğun yabancı turist trafiği olan bölgelerdeki tesisler, sürekli pek çok kurum ve kuruluş tarafından her konuda denetleniyor. İş sağlığı güvenliği, eğitim zorunlulukları da konunun önemli noktaları.
Turizm Bakanlığı bu konuda çok eleştirildi ve hatta bazı noktalarda sorumlu tutuldu ve tutuluyor. Bu konu özelinde ne kadar, hangi aşamalarında sorumlu olduğu tabii ki soruşturmalar sonrasında netleşecek ancak, bir konu var ki oraya bir parantez açmamız gerekiyor. Bakanlığın başlattığı sürdürülebilir turizm belgesi süreci var ve tüm tesisler için zorunlu hale gelmiş. Bu süreci yakından takip eden, bu belgeleri almak için çalışan yönetici ve tesisler ikiye ayrılıyor. Bu belgelendirme sürecini, gerekliliklerini gerçekten özümseyerek yerine getirmeye çalışanlar ve sadece belgeyi almak için görüntüde yapması gerekenleri yapanlar. Şartları gerçekten yerine getiren tesisler zaten bütün güvenlik önlemlerini almış olan tesisler.
78 can, 36’sı çocuk…Çok ağır, çok acı, asla unutulmayacak bir trajedi. Bu yangının ardından sormamız gerekenler var. Gerçekten gittiğimiz yerlerde acil bir durum olduğunda ne yapacağımız biliyor ve sorguluyor muyuz? Her şey yine bizden başlamıyor mu? İçimiz yanarken hepimizin dilinde aynı söylem, bir daha yaşanmasın…
