Ülkeye acaba daha kimler girdi?
Zafer Partisi Sözcüsü Uğur Batur, Türkiye gündemine ilişkin partinin görüşlerini paylaştı.
Gerçi bu sorunun yanıtı da geçenlerde yine İçişleri Bakanının yaptığı bir paylaşımla da nispeten belli oldu. Hemen hemen her ilde DEAŞ terör örgütü üyesi yakalanmaya başlamıştı. Biz, “Bu iş sığınmacılarının çok ötesinde, derhal tüm sığınmacı ve kaçaklar ülkelerine gönderilmeli” derken tam da bundan bahsediyorduk. Yani ülke güvenliğinden.
İsrail- Filistin arasında savaş başladı. Zafer Partisi olarak derhal eylem planı yayınladık ve yapılması gerekenleri sıraladık. Hatta İncirlik ve Kürecik radar üslerinin hemen kapatılmasını da önerdik. Kola döküp, Kuveytlilere ait olan Starbucks’ı kurşunlamadık. Hükümet tarafı Filistin’e destek mesajları attı ama bu sırada gazeteci Metin Cihan, Burak Erdoğan ve Erkan Yıldırım’a ait gemilerin İsrail’e sevkiyat yaptığını iddia etti.
Türk Gençleri, Türklüğü savunduğu için tutuklanıp cezaevine konuldu. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ten suçun yatarından daha fazla hapiste yattılar. Neyse dün tahliye kararı çıktı.
Ama şunu unutmamak lazım; Türk milliyetçileri bir bir yargılanırken, İsrail Konsolosluğu önüne gidilmesi için çağrı yapan ve pek çok kişinin yaralanmasına sebep olan sosyal medya kullanıcıları ve hatta hilafet çığırtkanlığı yapanlar elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Güzel ülkemin, güzel adalet sistemi…
Adalet sistemi demişken, adalet sistemimizde de bir ilk yaşandı. Anayasa mahkemesi kararı uygulanmadı. Bu adalet herkese lazım. Çok eğip bükmemek lazım.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Tam da 100. Yılımıza yakışan bir kutlama oldu. Türk Deniz Kuvvetleri, Cumhurbaşkanımızı, İngiliz donanması ile kaçan Vahdeddin Köşkü’nde selamladı. Şaşırdık mı? Hayır çünkü biz o duyuyu çoktan kaybettik. Devam edelim. Bu arada donanma demişken; Selçuk Bayraktar ABD uçak gemisine konuk oldu. Yani cilala parlat devri başlamıştı. Yılın son günlerine yaklaşırken futbolda bir kulüp başkanı hakem yumrukladı. Bu haber çok gündemde kalmadı. Önemli de değildi. Bu kulaklar daha önce de makamda tokatlanan bakan söylentilerini bile duymuştu. Artık Türkiye kendi hukukunu yaratan güçlülerin ülkesi olmaya evirilmeye başlamıştı.