Kırgın ve Kızgın Türkiye
Kırgın ve Kızgın Türkiye
Psikoterapist Anıl Koşar
Ülkemiz (bence) kolektif olarak derin bir travmanın, depresyonun içinde. Herkes kırgın, kızgın ve birilerine küs. Şunu hatırlatmak isterim: Yoksulluk başlı başına bir travma sebebi olamaz. Travmanın sebebi geleceğe olan umudu ve güveni kaybetmektir. Sonunu görememek ve kaygıdır. Tutunacak dal bulamamaktır. Çaresizliktir. Bir çocuğun ebeveynine güvenmeyi bıraktığı an travmadır. Bir halkın yönetimine güvenmeyi bıraktığı an travmadır. Travma çaresizliğin, yalnızlığın fizyolojisidir ve ‘suçlama’ döngüsü bu çaresizliği, yalnızlığı daha da körükler.
Ne acıdır ki, bizim toplumumuz sanatçılar da dahil olmak üzere her daim bu suçlama psikolojisi içinde. Birçok mesajda “Ben iyiyim, diğerleri kötü” veya “Bende sorun yok, sorun başkalarında” bilinci var. Ülkemizde psikoterapinin geldiği nokta da bu suçlama, mağdurluk ve sorumluluk almama psikolojisini besler durumda: “Toksik insanın beş sinyali”, “Narsist insanı tanımanın 5 yolu”, “Bencillere sınır çizmenin 6 yolu” gibi içerikler bir insanı farkındalığa ve bireysel sorumluluk almaya yönlendirmediği gibi aksine daha çok ayrışmaya, yalnızlığa, mağdurluğa, şüpheciliğe ve öfkeye sürükler.
Peki nasıl çıkılır bu kırgın, küskün travma halinden? Bunun cevabı bir sosyologa göre farklı olabilir ama bir terapist olarak ben insanların yakınma ve suçlama döngüsünden çıkıp kişisel sorumluluk almasının iyileşme yolu olduğunu düşünüyorum. İyileşmenin ilk adımı, insanın işaret parmağını dışarıdan kendisine yöneltmesiyle başlar. İnsanın durmaksızın kendi içini irdelemesi, en karanlık, en zor duygularını sahiplenmesidir iyileşmenin yolu. Narsisti, toksik insanı nasıl tanırım sorusu yerine “Ben kimim, bu hayatı nasıl yaşamak istiyorum ve bunun için kendimde ne değiştirmeliyim?” sorusu bireysel sorumluluğun başladığı yerdir. Bunlar Terapi odasının en anlamlı sorularıdır. Kimseye güvenmemek, izole olmak yerine belki de her birimiz anlaşılmak ve anlamak adına kişisel sorumluluk almalıyız.
O halde soru “Ben duygularımı derinlemesine biliyor ve ifade edebiliyor muyum?” ve “Ben sabırla ve ilgiyle birini dinleyebiliyor muyum?” olmalı. Hepimizin içinde var olan narsistliği başkalarında aramayı bırakıp kendi içimizde bulduğumuz ve iyileştirmeye başladığımızda belki de toplumsal iyileşme başlayacak.