LA MASİA’NIN DİRİLİŞİ!
Sene başında yapılan transferler, yıldızlarla dolu kadrosu ve daha da genişleyen rotasyonuyla sadece La Liga’nın değil Şampiyonlar Ligi’nin de en büyük favorisi olarak gösteriliyordu Real Madrid. İnişli çıkışlı performansları olsa da hafta içi Dortmund’u 2-0’dan 5-2 yenerek istediklerinde neler yapabildiklerini tekrar futbol dünyasına göstermişlerdi. Barcelona’da ise daha minimal beklentiler ile başlayan sezonu, son 1 ayda Hansi Flick’in takımını tabiri caizse gelen 4, gidene 5 atar şekline getirmişti. Hansi Flick her ne kadar La Masia’nın gençlerinden üst düzeyde verim de alsa da, Bernabéu’da Real Madrid karşısında bunu nasıl yapacaklarına dair soru işaretleri kafamızdaydı.
Artık hakem düdüğünü çalmış ve El Clasico başlamıştı.
İLK YARI
İlk periyotta gördüğümüz en estetik futbolu göremedik, iki takım da orta sahada oynamakta zorlandı ve çoğunlukla pozisyon yaratmak için arkadan öne doğru uzun toplar kullandı.
Madrid, Barselona’nın yüksek baskısını, arkadan uzun paslarla ve bir taraftan diğerine çapraz toplarla aşarak, mümkün olduğunca çabuk Kylian Mbappé ve Vinicius Jr.’a topu ulaştırmaya çalıştı ve Katalan defansını hataya zorlamaya denedi.
Real’in oyun planı nedeniyle devrenin hikayesi Barça’nın ofsayt tuzağına dönüştü: Barcelona arkada birbiri ardına ofsayt tehlikesi yaşadı, Vinicius, Mbappé ve Jude Bellingham’ın hepsi “neredeyse” önemli fırsatlar yakaladı ancak bunlar ya ofsayt bayrağıyla ya da Mbappé’nin golünde olduğu gibi yarı otomatik VAR sistemiyle engellendi.
Barça defans hattının iyi çalışmasına rağmen topa sahip olduklarında en iyi formlarında değildi; özellikle Iñaki Peña’nın defansa yaptığı kötü paslar takımı sıkıntıya sokuyor, hücumda da öndeki oyuncuların uzaktan şutları Lunin’i neredeyse hiç rahatsız etmiyordu.
Lamine Yamal, Raphinha ve Robert Lewandowski üçlüsü topu neredeyse hiç göremedi. Orta saha da zorlanıyordu Barcelona, Marc Casadó çoğunlukla orta sahada oluşan boşlukları doldurmak için koşturuyordu, Pedri ve Fermín López ise yaratıcı departmanda eksikti.
İlk yarı, iki takımın da gol atamadığı ve kalite eksikliği yaşadığı bir şekilde sona erdi ve Barça, maçı kazanmak için yeterli fırsatlar yaratabilmek adına daha iyi oynamanın bir yolunu bulmak zorundaydı.
İKİNCİ YARI
Hansi Flick, devre arasında ilk değişikliğini yaptı ve kaptan Frenkie de Jong, Barça’nın orta sahasına daha fazla kontrol ve pas kalitesi katmak için Fermín López’in yerine oyuna girdi. Hollandalı, topa sahip olarak ve onu çizgiler arasında hareket ettirerek Barcelona’nın sonunda daha uzun süreler topa sahip olması konusunda büyük katkı verdi.
Barça’nın baskısı de Jong ile birlikte daha iyi çalışır olmuştu ve bu durum Madrid defans hattının birkaç hata yapmasına yol açmıştı. Ve ilk kez Barcelona ikinci yarıya birlikte skor olarak olmasada oyun olarak üstünlüğü eline almıştı. Ne olduysa 90 saniyelik bir zaman diliminde oldu ve bir anda kendilerini iki golle önde buldu Barcelona. Önce Casadó’nun inanılmaz bir pası Lewandowski’ye Lunin ile kaçıramayacağı bir karşı karşıya kalma fırsatı verdi ve Polonyalı oyuncu bunu beklenildiği üzere golle sonuçlandırdı. Herkes golün şokunu yaşarken, Alejandro Balde’nin muhteşem ortasından sonra mükemmel bir kafa vuruşuyla ikinci golünü atıyordu Lewandowski. Bernabéu adeta buz kesmiş ve bir anda eski hayaletler hortlamıştı. O ilk yarıdaki takım gitmiş, sanki içlerine Messi ve Ronaldinho’nun zuhur ettiği bir grup oyuncu gelmişti.
Madrid doğal olarak hızlı bir yanıt arayışıyla öne geçti ve Mbappé 60. Dakikada büyük bir şans yakaladı ancak Peña’nın muhteşem kurtarışıyla engellendi. Ev sahibi takım kendilerini Barça’nın karşı ataklarına tamamen açık bıraktı ve Lewandowski, kendisinden beklenmeyecek derecede iki golü kaçırdı.
Madrid geri dönüşünü ateşlemeye çalışırken kaos hakimdi ve Barça topun kontrolünü sürdürmekte zorlandı ve kontra ataklara çıkmak için fazla istekli göründü, ancak De Jong bir kez daha topu kontrol ederek takımının en azından birkaç dakika nefes almasını sağladı.
Maç sonuna yaklaştıkça Los Blancos daha da çaresiz ve açık bir hale geldi ve Barça sonunda nakavt yumruğunu indirdi. 3. Golde Raphinha, ceza sahası içinde Lamine Yamal’ı buldu ve genç oyuncu zayıf sağ ayağını kullanarak ağların tavanına sert bir vuruş yaptı ve maçın sonuna 15 dakikasına girilirken Barcelona skoru 3-0’a getirdi.
Barça henüz işini bitirmemişti ve Raphinha’nın gol atma zamanı gelmişti. Brezilyalı, Iñigo Martínez’den aldığı uzun pasla topu Lunin’in üzerinden ağlara göndererek pastanın üzerine çilek koydu.
Bernabéu’da sansasyonel bir gecenin ardından Barça’ya üç puanı getiren son düdük , çağlar boyunca unutulmayacak bir galibiyet ve gerçekten dikkat çekici bir ikinci yarı performansıyla geldi. Sezonun şimdiye kadarki en büyük galibiyeti ile Barcelona hakkındaki sorular mümkün olduğunca kesin bir şekilde cevaplandı.
NE GECEYDİ AMA!!!!!!!!!!
